Etiket arşivi: Osmanlı mutfağı

SARIMSAKLI (SARMISAKLI) YAHNİ

Sarımsaklı (Sarmısaklı) Yahni tarifimiz Melceü’t-Tabbahin’den. Son derece basit bir reçete ama kesinlikle denemeye değer. Damağına düşkün herkese hiç tereddüt etmeden tavsiye edebilirim. SARIMSAKLI (SARMISAKLI) YAHNİ yazısına devam et

HODAN OTU YEMEĞİ

Hodan Otu Yemeği baharın geldiğini müjdeleyen hodan otundan yapılan oldukça eski bir Anadolu lezzeti. Bu otun depresyona iyi geldiği, bu yüzden antik çağlarda askerler tarafından sık sık yendiği söyleniyor. Kansere karşı koruyuculuk, idrar söktürücülük vb.  etkileri de varmış fakat bunların ne derece gerçek olduğu, hangi pişirme ya da yeme usullerinde bu etkileri verdiğini bilmiyorum. Beni ilgilendiren lezzetiydi ve karşınıza çıkmaya hak kazanacak kadar güzel ve özgün bir tada sahipti. HODAN OTU YEMEĞİ yazısına devam et

MAKLUBE (BALIKLI OMLET)

Maklube (Balıklı omlet) de “Tarrih Balığı Püresi” gibi bir Abbasi Sarayı yemeği ve Kitabü’t-Tabih’teki orijinal tariflerden biri.

Maklube de Van İnci Kefali kullanılarak yapılıyor. İnci kefali bulduğumda hem püreyi hem de maklubeyi yapmış fakat balıkları son turfanda olarak bulduğum ve mevsim dolayısıyla bir daha rastlamadığım için, pürenin tarifini vermiş ama maklubeyi vermekten vazgeçmiştim. MAKLUBE (BALIKLI OMLET) yazısına devam et

MÜCVER (MAYDANOZLU OSMANLI MÜCVERİ)

Mücver tarifimiz Turabi Efendi’nin Melceü’t Tabbahin çevirisi olan “A manuel of Turkish Cookery” adlı kitabının Türkçe çevirisinden.  Mücver yerine mücirim, micmer ve mücmer kelimeleri de kullanılıyor. MÜCVER (MAYDANOZLU OSMANLI MÜCVERİ) yazısına devam et

MURABBA – AYVA MURABBASI

“Ayva murabbası” tarifi Melceü’t-Tabbahin’den. Murabba, 5 yy’da turunç kabuğuyla yapılan kuru bir şekerleme anlamına gelirken, 19. yy’a gelinceye kadar anlam değiştiriyor ve meyve ezmesi ya da süzülmüş meyve suyundan yapılan kıvamlı reçel anlamında kullanılmaya başlıyor.

Bu koyu reçel, o dönem Osmanlı İmparatorluğunda, bugünkü anlamda kahvaltı alışkanlığı yerleşmediğinden, tatlı olarak tüketiliyordu. Murabbaların içinde ayva murabbasının ise özel bir yeri vardı. Çekirdeğinin özelliği sayesinde jelatinsi bir hale gelen ayva murabbası sevilen ve en çok yapılan murabba idi desek yalan olmaz. Lafın güzeli kısa olandır diyelim ve tarifimize geçelim. MURABBA – AYVA MURABBASI yazısına devam et

PAÇA BÖREĞİ

Paça böreği Mahmud Nedim bin Tosun’un “Aşçıbaşı” kitabından bir tarif. Türk mutfağının vazgeçilmezlerinden olan paçanın değişik bir versiyonu. Değişik bir tat diyemiyorum çünkü paçanın tadını değiştirecek ya da ona katkıda bulanabilecek bir lezzet öğesi olayın içine katılmıyor. Sakatat, özellikle de paça sevenler için denenebilecek bir yöntem. PAÇA BÖREĞİ yazısına devam et

VAN İNCİ KEFALİ (TARRİH BALIĞI) PÜRESİ

Van İnci Kefali (Tarrih balığı) püresi Bağdadi’nin Kitabü’t-Tabih’inden bir yemek ama Şirvani’nin çevirirken kitaba eklediği tariflerden değil. Orijinal, Abbasi Sarayında yenilenlerden. Üstelik bu yemek çok özel. Çünkü yapıldığı balık, bugün yanlış ve aşırı avlanma yüzünden tehlikede olduğu belirtilen Van İnci Kefali. VAN İNCİ KEFALİ (TARRİH BALIĞI) PÜRESİ yazısına devam et

TÜRK KAHVESİ

Türk kahvesi denildiğinde hemen herkesin aklına, bulunduğu çevreyi muhteşem kokusu ile donatan bir lezzet abidesi gelir. Bu lezzet abidesi dünyaya, Osmanlı imparatorluğu döneminde yayılmış olmasına rağmen, Osmanlı kahvesi değil, Türk kahvesi adıyla tanınmış ve ün yapmıştır. Bununla beraber Türk kahvesi bir ürün değil, bir yöntemdir. TÜRK KAHVESİ yazısına devam et

BOŞNAK USULÜ KAYMAKLI VE KAŞARLI BİBER

Osmanlı çeşni ve mezelerinden hiç örnek vermemiştik. Şimdi sıra onlara geldi. Kaşarlı biber tarifini daha önce internette bir arkadaşımın verdiğini görmüş ama kaynağını öğrenememiştim. Balkan mezesi olduğunu duyunca “obaruşa” tarifini aldığım Balkan ailesine danıştım. Bana iki çeşit yapıldığı bilgisini verdiler. Kaymaklı ve taze kaşarlı. Daha çok kahvaltıda yeniliyormuş fakat özellikle taze kaşarla hazırlananı bana mezelik gibi geldi. Önce kaymaklı ile başlayalım; BOŞNAK USULÜ KAYMAKLI VE KAŞARLI BİBER yazısına devam et

MEMUNİYYE

Kitabü’t-Tabih‘te bulunan Memuniyye hakkındaki bilgileri Stefanos Yerasimos’dan alıyoruz.

Adını Harun Reşid’in oğlu Me’mundan alan bu yemek Bağdadi’nin kitabında yoktur ama Şirvani kitabı tercüme ederken eklemiştir. 17 Haziran 1469’da Fatih Sultan Mehmed’in sofrasına çıkartılmıştır. 1539 şenlikleri ve Topkapı Sarayı’nın sonbahar yemekleri arasında görülür. 1574’te Venedik elçisi Adrea Badoero’ya Divan’da sunulan yemekler arasındadır.MEMUNİYYE yazısına devam et