“Ayva murabbası” tarifi Melceü’t-Tabbahin’den. Murabba, 5 yy’da turunç kabuğuyla yapılan kuru bir şekerleme anlamına gelirken, 19. yy’a gelinceye kadar anlam değiştiriyor ve meyve ezmesi ya da süzülmüş meyve suyundan yapılan kıvamlı reçel anlamında kullanılmaya başlıyor.
Bu koyu reçel, o dönem Osmanlı İmparatorluğunda, bugünkü anlamda kahvaltı alışkanlığı yerleşmediğinden, tatlı olarak tüketiliyordu. Murabbaların içinde ayva murabbasının ise özel bir yeri vardı. Çekirdeğinin özelliği sayesinde jelatinsi bir hale gelen ayva murabbası sevilen ve en çok yapılan murabba idi desek yalan olmaz. Lafın güzeli kısa olandır diyelim ve tarifimize geçelim. MURABBA – AYVA MURABBASI yazısına devam et →
Nar Şerbeti, Mahmud Nedim bin Tosun’un “Aşçıbaşı” kitabından aldığımız bir tarif. En zor yanı, narı ayıklaması. Geri kalanı son derece basit. Özellikle kibar kesimde pek tutulurmuş bu şerbet. NAR ŞERBETİ yazısına devam et →
Keçiboynuzu şerbeti tarifimiz Mahmud Nedim bin Tosun’un 1900 yılında basılan “Aşçıbaşı” isimli kitabından alınma. Keçiboynuzunun özü içinde kaldığından, kaynatılıp, yazın soğutularak servis edildiğinde hoş bir ferahlatıcı, kışın sıcak sıcak servis edildiğinde ise lezzetli bir iç ısıtıcı işlevi görüyor.
Keçiboynuzu – Harnub Şerbeti yazısına devam et →
Frenk üzümü tatlısı tarifimiz Mehmed Kamil’in yazmış olduğu Melceü’t-Tabbâhîn’den. Damağına düşkün her kişinin denemesi gereken bir lezzet. Yapımı böylesi basitken bu lezzeti tatmamak, hayatın güzelliklerinden birini kaçırmak.
Her ne kadar tatlı diyorsak da hoşafa daha yakın. Az malzeme gerektiriyor ama siz içine baharat ilavesi de yapabilirsiniz. Bununla beraber önce mutlaka saf halini bir deneyin derim.
FRENK ÜZÜMÜ TATLISI yazısına devam et →
Hani derler ya “Kan kus, kızılcık şurubu (şerbeti) içtim de”. İşte o bahisteki kızılcık şurubunun tarifi bu. Eskiden pek sevilirmiş kızılcık. Reçelinden hoşafına oldukça geniş bir alanda kullanılırmış. Şimdilerde rastlamak zor. Pazarda vs bulunsa bile en azından büyük şehirlerde belli başlı marketlere uğramıyor. Olgununu bulmak sorun, olmamışının o ağız buran haliyle uğraşmak da. Seveni çok sever, sevmeyeni de yanına yanaşmaz. Bir başkadır kızılcık, denemediyseniz bir deneyin derim.
Kızılcık Şurubu / Şerbeti yazısına devam et →
Ve böğürtlen devam ederken onun mevsimini de kaçırmayalım, Mahmud Nedim bin Tosun’dan bu sefer “Böğürtlen Hoşafı” tarifini uygulayalım. Aşçıbaşı’nda yazılı olan bu tarifle hem böğürtlen hem de Frenk Üzümü Hoşafı yapılabilirmiş. Böğürtlen hoşafı her damağa hitap eden üstün bir lezzet. Şimdiye kadar beğenmeyeni hiç görmedim, size de tavsiye ederim.
Böğürtlen Hoşafı yazısına devam et →
Sikencebin Melceü’t-Tabbahin ve Kitabü’t-Tabbahin’de tarifi bulunan bir şerbet. Mevlevi geleneği içinde önemli bir yere sahip olduğu biliniyor. Sirkencübin, serkencebin, sikengubin, sirkengebin, sikencübin adlarıyla da anılıyor. Binbir çeşit derde şifa olduğu yüzyıllardır yazılıp çizilen bir içecek. Ortaya çıktığı tarih net olarak bilinmiyor. İçindeki elma sirkesi nedeniyle, günümüzün “antioksidan” “toksin atıcı” trendleri ile de bire bir uyuşuyor.
Sikencebin yazısına devam et →
Mahmud Nedim bin Tosun’un kitabında gördüğüm bu şerbet, ilgimi çekmesine rağmen, yapmak bir türlü kısmet olmamıştı. Bu tarifi ilk yazdığımda denedim ve o günden beri sık sık, her cins kavunun çekirdekleriyle yapıyorum. Kavunun tadı ile alakasız, kesinlikle özgün bir lezzet. Herhangi bir artı malzeme alımı olmadığı için, herkese en az bir kere denemesini tavsiye ederim.
KAVUN ÇEKİRDEĞİ ŞERBETİ yazısına devam et →
Osmanlı Yemekleri ile örülmüş bir lezzet sığınağı